Mekke-i Mükerreme; Allah Teala’nın haremidir, Medine-i Münevvere Efendimiz’in(sas) haremidir. Kudüs ve Mescid-i Aksa ise ümmetin haremidir; koruması da bizlere emanet edilmiştir. Günümüz Müslümanlarının birlik ve beraberlik konusunda verdikleri kötü sınav; Mescid-i Aksa’nın ve Kudüs’ün mevcut durumunu özetler haldedir. Müslümanlar türlü türlü sebeplerle bir olmaktan uzaklaşıp, birbirlerinin kuyularını kazdıkça; işgalci İsrail de Mescid-i Aksa’nın kendiliğinden yıkılması için tüneller kazmaya devam edecektir.
İşgalci İsrail Devleti; işbirlikçilerinin desteğiyle 14 Mayıs 1948 tarihinde Müslümanların toprakları işgal edilerek kurulmuştur. Amerika; büyükelçiliğini Kudüs’e taşımayı ileri bir tarihte yapacakken, günümüze kadar devam eden bu işgalin yıl dönümünde büyükelçiliğinin açarak tarafını açıkça ortaya koymuştur. İşgalci İsrail’in, işbirlikçisi Amerika ile yürüttüğü “Kudüs’ün Başkent Olması” çabaları sonun başlangıcıdır. Amerika ve İsrail kendi elleriyle kendi sonlarını hazırlamaktadır. Kudüs’e ve Mescid-i Aksa’ya el uzatanlar; tarih boyunca yok olmuşlardır. Herhangi bir devlet şirk ile âbâd olabilir yani hükümdarı, halkı müşrik olsa da o devlet varlığını sürdürebilir ancak zulüm ile âbâd olan devlet yoktur. Zalim İsrail yok olmaya mahkumdur. İsrail’in elbette sonu gelecektir ve Kudüs Müslümanların olacaktır.