Çağımız, Hazret-i Mevlâna’nın çağına çok benziyor:
Kaba kuvvetin, ihtiras ve şehvetin putlaştığı, kutsal ile ruhsalın ayaklar altında dolaştığı bu çağda, sevgi ve barışa susayanlar, Mevlânaları arıyor. Ruhları aşkla diriltecek, topluma huzur ve barış getirecek manevi önderleri özlüyor. Mevlâna, barış güverciniydi. Lâkin hiçbir zaman barış, barış diye feryat etmedi. Biliyordu ki, barış, barış demekle, topluma barış gelmez. Barış gülleri, ancak gönül bahçelerine dikilen fidanlarda açar, aradan devşirilir.
Öyleyse,
Gül dermek isteyenler, sevgi fidanları dikmeliler.